top of page

2.9. Huneyn Gazvesi
Mekkeli müÅŸriklerin müttefiklerinden biri olan ve Arap Yarımadası’nın
en büyük kabileleri arasında sayılan Sakif ve Hevâzin kabileleri Mekke’nin
fethedildiÄŸini duyunca büyük bir ordu hazırlamaya baÅŸladılar.
Bu kabileler, her fırsatta Müslümanlara düÅŸmanca tutumlarını sürdürmüÅŸlerdi.
İslam’ın daha fazla yayılmasını istemiyorlardı. Bunun için
Hevâzin kabilesinden Mâlik b. Avf liderliÄŸinde yaklaşık yirmi bin kiÅŸilik
bir ordu hazırladılar.
Resulullah, müÅŸrik kabilelerin bu ittifaklarını ve hazırlıklarını haber alır
almaz Mekke’de fazla kalmadan 12.000 kiÅŸilik bir orduyla Mekke’nin
fethinden hemen sonra (630) Huneyn’e doÄŸru hareket etti.
İslam ordusunun böylesine büyük bir kuvvetle savaÅŸa çıkması, Müslüman
askerler üzerinde son derece büyük bir etki uyandırdı. Hatta içlerinden bazıları böyle büyük bir ordunun asla yenilemeyeceÄŸini düÅŸündüler. Bunu Resulullah’a açıkça söyleyenler bile oldu. Peygamberimiz bu sözlerden rahatsız oldu.

“…Allah’ın izniyle büyük bir topluluÄŸa galip gelen nice küçük topluluklar
vardır. Allah, sabredenlerle beraberdir.” Ayetinde de bildirildiÄŸi
gibi Müslümanları ÅŸimdiye kadar zafere ulaÅŸtıran sayıları ve kuvvetleri
deÄŸil, Allah’a olan imanları ve Allah’ın yardımı idi.
İslam ordusunun öncü süvari birliÄŸinin kumandanı Halid b. Velid idi. İslam
ordusu Huneyn Vadisi’ne doÄŸru hareket etti. Halid b. Velid gururlu
bir ÅŸekilde, düÅŸmanın pusu kurması ihtimalini hiç hesaplamaksızın ilerledi.
Öncü süvari birliÄŸi hiç ummadıkları bir anda ani bir saldırıya uÄŸradı
ve bu grup geriye dönüp hızla kaçmaya baÅŸladı. Korku ve panik bir anda
tüm İslam ordusuna yayıldı. Herkes ÅŸaÅŸkın bir vaziyette kaçışıyordu.
Bunun üzerine Peygamberimiz yanındaki Hz. Abbas’tan Müslümanları
çağırmasını istedi. Hz. Abbas yüksek sesle “Ey Akabe’de biat eden ensar,
gelin! Ey Rıdvan aÄŸacı altında biat edip söz veren muhacirler, dönün!
Muhammed buradadır! Nereye gidiyorsunuz?” deyince çaÄŸrıyı duyanlar
“lebbeyk” diyerek koÅŸup Resulüllah’ın çevresinde toplanmaya baÅŸladılar.
Resulullah, çevresinde toplanan Müslümanları bir birlik hâline getirerek
düÅŸmana karşı saldırıya geçti. SavaÅŸ öylesine ÅŸiddet kazanmıştı ki
düÅŸman bu kesin taarruza karşı koyamayarak hezimete uÄŸradı ve kaçmaya
baÅŸladı. Bu savaÅŸta Müslümanlar çok sayıda esir ve ganimet elde
ettiler.
Allah’ın yardımı bir kere daha yetiÅŸmiÅŸti. Allah Müslümanları sınamış,
bir anlık gafletlerinin sonuçlarını onlara göstermiÅŸti. Bu savaÅŸtan sonra
nazil olan bir ayette bu durum ÅŸöyle dile getirilmektedir: “And olsun ki
Allah size birçok yerde ve çokluÄŸunuzun sizi böbürlendirdiÄŸi fakat
bir faydası da olmadığı, yeryüzünün geniÅŸ olmasına raÄŸmen size dar
gelip de bozularak arkanıza döndüÄŸünüz Huneyn gününde yardım
etmiÅŸti.”
Resulullah Huneyn Zaferi’nden son derece büyük bir memnunluk duydu.
Elde edilen ganimeti uygun bir zamanda savaÅŸa katılan Müslümanlar
arasında taksim etmek üzere bir sahabenin muhafazasına bıraktı.
Kaçışan Havazinliler Tâif kalesine sığınmışlardı. Peygamberimiz onları
takip ederek Tâif’e doÄŸru hareket etti.
NOT EDELİM !!!
Huneyn Savaşı sonunda alınan Havazinli esirler arasında Peygamberimizin Benî Sa’d yurdunda yaÅŸayan sütkardeÅŸi Åžeyma da vardı. Åžeyma yetmiÅŸ yaÅŸlarındaydı. Peygamberimiz sütkardeÅŸine yakınlık gösterdi. Ona oturacak bir minder verdi. Sütannesi Halime ile Haris´ i sordu.Onların öldüÄŸünü öÄŸrenince gözleri yaÅŸla doldu. SütkardeÅŸi Åžeyma’ya kendisiyle kalması veya Benî Sa’d Yurduna geri dönmesi konusunda serbest olduÄŸunu söyledi. Åžeyma Müslüman olmayı istediÄŸini, fakat kabilesine geri dönmek zorunda olduÄŸunu söyledi. Sonra Peygamberimiz onu deÄŸerli hediyelerle uÄŸurladı.
(Osman KeskioÄŸlu, Siyer’i Nebi, s. 130.)
Huneyn Savaşı’nda Hevâzinle birlikte hareket eden Sakifliler, yenildikten
sonra Tâif’teki kalelerine sığınmış ÅŸehrin kapılarını kapatarak beklemeye
baÅŸlamışlardı. Her ihtimali göz önüne alarak bol miktarda yiyecek
stoku yapmışlardı. İslam ordusu kısa zamanda Tâif önlerine geldi.
Åžehri çevreleyen surları aşıp ÅŸehre girmek gerekiyordu. Peygamberimiz,
ÅŸehri kuÅŸattı. Müslümanların ordugâhı, surlara çok yakın kurulduÄŸundan,
düÅŸmanın oklarına maruz kalan birkaç Müslüman asker ÅŸehit
oldu.Bunun üzerine Peygamberimiz, ordugâhı surların uzağında bir
yere kurdu.
Çarpışmalar, karşılıklı ok atışlarıyla devam etti. Ancak kuÅŸatma uzamaya
başlamıştı. Kuşatmanın uzadığını ve Sakiflilerin teslim olmaya
niyetli görünmediklerini anlayan Peygamber Efendimiz, bu sefer mancınık
kurdurup düÅŸmanın taÅŸa tutulmasını istedi. Ancak bundan da bir
sonuç alınamadı. Müslüman askerlerden yaralananlar vardı ve on dört
kadar Müslüman da ÅŸehit olmuÅŸtu.
Peygamberimiz kısa sürede Tâif’in fethedilemeyeceÄŸini gördü. Askerlerinin
de çok yorulduÄŸunu gören Peygamber Efendimiz, kuÅŸatmanın kaldırılmasını
emretti. “Allah’ım! Sakiflilere doÄŸru yolu göster! Onları bize
getir!” diye dua etti42 ve ordusuyla Tâif’ten ayrıldı. Bir sene sonra Tâifliler,
müslüman olmak için altı kiÅŸilik bir heyeti, Medine’ye Peygamberimizin
huzuruna gönderdiler. Resul-i Ekrem Efendimiz, onların müslüman
olmalarına çok sevindi ve onlara Osman b. Ebi’l-As’ı vali tayin etti.
Peygamberimiz, Tâif’ten Huneyn Vadisi’nde ganimetlerin bulunduÄŸu Ciraneye
doÄŸru hareket etti. Peygamberimiz burada Huneyn Savaşı’nda
ele geçirilen ganimeti taksim etti. Ganimetlerin beÅŸte biri hazineye ayrıdı
ve geriye kalanlar ise savaşa katılan İslam ordusu arasında paylaştırıldı.
Müellefe-i kulûb (kalpleri İslamiyete yeni ısındırılmış kimseler)
diye anılan yeni Müslüman olmuÅŸ bazı kimselere de ganimetten pay verildi.
​
http://img.eba.gov.tr/503/86e/d1c/1e6/f75/c04/cda/87c/a23/28f/dc3/ba7/3c7/9a0/009/50386ed1c1e6f75c04cda87ca2328fdc3ba73c79a0009.pdf
bottom of page