top of page
2.5. Recî ve Bi’r-i Maune

      Hicretin 4. yılında Adel ve Kare kabilesinden bir heyet Allahın Resulü
olan Sevgili Peygamberimize gelerek kendilerinin Müslüman olduklarını
belirtmişlerdir. Ardından “Ya Resulullah! İslam, kabilemiz içinde yayılmaya
başladı. Ashabından bazılarını bizimle birlikte gönder de onlar
bize dini iyice anlatsınlar, Kur’an okutsunlar ve İslam’ı öğretsinler” diye
istekte bulunmuşlardır.
Hz. Peygamber (S.A.V) de onların isteklerini kabul etmiş ve sayıları altı
ile on arasında değişen bir heyeti onlara İslamı öğretmeleri için göndermiştir.
Bunlar Mekke ile Asfan arasında Huzeyl kabilesine ait bir kuyunun
başına vardıklarında Rec’i denilen mevkide pusuya düşürüldüler ve
ihanete uğradılar. Müslümanlar kendilerinden oldukça kalabalık olan
insanlara karşılık vermedi ve hepsi şehit oldu.

   Hz. Peygamber (s.a.v) bu olaydan iki yıl sonra Lihyanoğullan’nı cezalandırmak
için bir sefer düzenledi. Benî Lihyan Gazvesi adı verilen bu seferi
önceden haber alan kabile mensupları dağlara çekildiler. Onların topraklarında
iki gün kalan Resul-i Ekrem Medine’ye döndü.

  Yine aynı yılda Amir b. Sa’saa kabilesi reisi Ebu Berâ Amir b. Malik Peygamberimizi
ziyaret etmiş, İslam hakkında bilgiler edinmişti. Müslüman
olmamasına rağmen Resulullah Efendimizden kabilesine İslam’ı anlatacak
bazı kimseleri göndermesini istemişti. Resulullah Efendimiz Rec’i
olayından çekindiği için bu sefer daha dikkatli davranarak gönderilecek
davetçilerin hayatlarından endişelendiği için Ebu Berâ’dan bu yöndeki
endişesini gidermesini istemişti.

Yetmiş civarında
sahabenin katledildiği
Bi’ri Maûne denilen
bölge.

  Ebu Berâ, bunun üzerine onlara güvenliklerini garanti etti. Ebu Berâ’nın
kabilesinin içindeki nüfuzuna güvendiği için Hz. Peygamber, sayıları kırk
ile yetmiş arasında olduğu belirtilen, çoğu Ensar’dan olan ve Kur’ân’ı iyi
bilen, ashab-ı suffe halkından davetçiler gönderdi. Bunlar, Benû Âmir
sınırları içerisinde Bi’ri Maûne denilen yere vardıklarında yine bir ihanete
uğradılar ve İslamı öğretmek için gönderilen Müslümanların hepsi
şehit düştü.
  Hz. Peygamber (s.a.v), aynı yılda bu iki korkunç olayın meydana gelmesinden
oldukça derin üzüntü duydu. Çünkü bu insanlar masum,
karşı tarafın isteği üzerine gönderilmiş savunmasız insanlardı. İşte bu
yüzden Resulullah Efendimizin Bi’ri Maûne olayının olduğu günün ertesi
sabah namazında birinci rekâttan sonra, ikinci rekâtın rükûundan
doğrulduğu zaman şöyle beddua ettiği belirtilmektedir:
  “Ey Allah’ım! Mudar kabilelerini şiddetle yok et! Ey Allah’ım! Onların yıllarını,
Yusuf Peygamber’in kıtlık yılları gibi çetin yap, dünyayı başlarına
dar getir! Ey Allah’ım! Lıhyan oğullarını, Adel, Kare, Zi’b, Rı’l, Zekvan ve
Usayya kabilelerini sana havale ediyorum! Çünkü onlar, Allah’a ve Resulüne
asi oldular. Allah’ım! Lihyan, Adel ve Kare kabilelerini sana havale
ediyorum.”
  Allah’ın Resulü o kadar üzülmüştü ki bu duaya beş vakit namazlarında
bir ay devam etti. Arkasında bulunan cemaat de “âmin” dedi. Çünkü
savaş maksadıyla değil, tamamen İslamı anlatmak maksadıyla gönderilen
seçkin ve kalabalık bir irşat heyetin, hem de kendileri için can güvenliği
verildiği hâlde Araplar arasında son derece önemli kabul edilen
geleneklere aykırı olarak savunmasız bir şekilde öldürülmesi, Hz. Peygamber’i
derinden sarmıştı.
http://img.eba.gov.tr/503/86e/d1c/1e6/f75/c04/cda/87c/a23/28f/dc3/ba7/3c7/9a0/009/50386ed1c1e6f75c04cda87ca2328fdc3ba73c79a0009.pdf

© 2023 by NOMAD ON THE ROAD. Proudly created with Wix.com

  • b-facebook
  • Twitter Round
  • Instagram Black Round
bottom of page