top of page
2.7. Hudeybiye Antlaşması
   Medine’ye hicretin üzerinden altı yıl geçmişti. Bu süre içinde Mekkeli
müşriklerle, Müslümanlar arasında, savaşlar oldu. Müşrikler Medine’yi
ele geçirmek, İnsanlığın Hidayet Vesilesi olan Peyamberimizi öldürmek,
İslam’ı yok etmek için bütün imkânlarını ortaya koydular. Fakat Müslümanların
günden güne güçlenmelerine, sayılarının artmasına engel
olamadılar.
  Mekke’den Medine’ye hicret eden muhacirler, doğup büyüdükleri ve her
şeylerini bırakıp ayrıldıkları yurtlarını çok özlemişlerdi. Her namazda
yöneldikleri kutsal Kâbe’yi altı yıldan beri ziyaret edemiyorlardı. Kâbe’yi
ziyaret, bütün Müslümanların en büyük ortak özlemleri olmuştu.

  Hicretin altıncı yılında (628) Peygamberimiz, Müslümanlara Kâbe’yi
ziyaret etmek istediğini bildirerek hazırlıklara başlanmasını istedi.
Peygamberimiz Mekkelileri telaşlandırmamak için, Müslümanların silah
taşımalarına izin vermedi, sadece birer kılıç almalarını söyledi.

  Mekkeliler, Hz. Peygamberin Kâbe’yi ziyaret için yola çıktığını duyunca
endişelendiler. Müslümanları Mekke’ye sokmamaya karar verdiler.
Halid b. Velid ve Ebu Cehil’in oğlu İkrime’yi 200 süvari ile öncü olarak
gönderdiler. Peygamberimiz, Hudeybiye’ye kadar ilerledi. Bu sırada
Peygamberimizin bir habercisi Kureyş’in, Müslümanları Mekke’ye sokmamak
için müşrik kabilelerle anlaştığını ve savaş hazırlığı içinde olduklarını
haber verdi.
  Peygamberimiz sadece Kâbe’yi ziyaret için geldiğini Kureyş’e bildirmek
için Hz. Osman’ı Mekke’ye gönderdi. Hz. Osman, Ebu Süfyan ve diğer
Kureyş ileri gelenleriyle görüştü. Maksatlarının sadece Kâbe’yi ziyaret
olduğunu anlattı. Mekkeliler herkese izin veremeyeceklerini ama isterse
Hz. Osman’ın Kâbe’yi ziyaret edebileceğini söylediler. Hz. Osman,
Kâbe’yi Müslümanlardan ayrı olarak ziyaret etmeyi kabul etmedi. Onun
bu davranışı Mekkelileri kızdırdı, müşrikler, Hz. Osman’ın bir süre Mekke’den
çıkmasına izin vermediler.
  Hz. Osman’ın gecikmesi, Müslümanları endişelendirdi. Onun öldürüldüğü
şeklinde söylentiler çıktı. Müşriklerle savaş ihtimaline karşı
Peygamberimiz gereken tedbirleri aldı. Müslümanlar sırayla Peygamberimizin
elini tutarak Allah yolunda ölünceye kadar savaşmaya, söz
verdiler. Tarihte buna
“Rıdvan Biati adı verildi.

                                NOT EDELİM

   Rıdvân Biati (Hudeybiye Biati) na katılanlar Kur’an’da şöyle müjdelenmiştir: “Şüphesiz Allah, ağaç altında sana bîat ederlerken
inananlardan hoşnut olmuştur. Gönüllerinde olanı bilmiş, onlara huzur, güven duygusu vermiş ve onlara yakın bir fetih ve elde edecekleri birçok ganimetler nasip etmiştir.…”  (Fetih suresi, 18. ayet.)

   Müslümanların kararlılığının ve Hz. Peygamber’e bağlılıklarını gösteren
bu biatin Mekkeliler üzerindeki etkisi büyük oldu. Mekkeliler Hz. Osman’ı
serbest bıraktılar ve barış yapmak üzere Süheyl b. Amr başkanlığında
bir heyeti Peygamberimize gönderdiler.

  Süheyl b. Amr, bu yıl Mekkelilerin, Müslümanların Kâbe’yi ziyaret etmelerine
izin vermeyeceklerini bildirdi ve antlaşma yapmak istediklerini
belirtti. Peygamberimiz, antlaşma metnini yazmak üzere Hz. Ali’yi
görevlendirdi. Metninin başına “Rahman ve rahîm olan Allah’ın adıyla.”
cümlesini yazmasını istedi. Kureyş elçisi Süheyl hemen karşı çıktı ve biz
Rahman isimli bir varlığı tanımayız. Başlangıç cümlesi “Allah’ın adıyla”
şeklinde olmalı dedi. Hz. Peygamber, Hz. Ali’ye, Süheyl’in dediği şekilde
yazmasını söyledi. Sonra Peygamberimiz, Hz. Ali’den ikinci cümleyi
“Bu, Allah’ın Resulü Muhammed ile Süheyl b. Amr’ın anlaşıp kabul etikleri
bir metindir.” şeklinde yazmasını istedi. Süheyl buna da itiraz etti.
“Allah’ın Resulü ifadesini kabul edemeyiz. Biz senin Allah’ın Resulü olduğunu
kabul etseydik seninle savaşmazdık. Abdullah’ın oğlu olarak
yazılsın.” dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bunu da kabul etti. Ancak
Hz. Ali, istenen değişikliği yapmayacağını ifade etti. Bunun üzerine Hz.
Peygamber, ‘Allah’ın Resulü’ ifadesini kendi elleriyle sildi ve Hz. Ali’ye
‘Abdullah’ın oğlu Muhammed’ şeklinde yazdırdı. Sonra antlaşmanın yazımına
geçildi.
  Peygamberimizle Mekkeli Süheyl b. Amr arasında imzalanan Hudeybiye
Antlaşması, şu maddelerden oluşuyordu:
1) Müslümanlarla karşı taraf arasında on yıl savaş olmayacak, iki tarafın
hiçbiri diğerinin malına ve canına kastetmeyecek,
2) Müslümanlardan Kureyş’e sığınacak olan olursa, geri iade edilecek,
3) Kureyş, Müslümanlardan kendilerine gelenleri iade etmeyecek,
4) Arap kabilelerinden isteyen kabile, iki taraftan birisiyle ittifak yapabilecek,
5) Müslümanlar bu sene umre yapmayıp umrelerini gelecek seneye
erteleyecek,
6) Gelecek sene Mekke’ye Kureyş şehri boşalttıktan sonra girilecek,
Müslümanların yanında kılıçtan başka bir şey bulunmayacak ve
Müslümanlar Mekke’de üç gün kalacak.
   Müslümanlar Kâbe’yi ziyaret edemeden dönecekleri için son derece
üzgündüler. Oysa büyük bir ümit ve heyecanla gelmişlerdi. Antlaşma
maddelerinden memnun olmayanlar vardı.
   Hudeybiye Antlaşması, Müslümanların aleyhine gibi görünse de Peygamberimiz, barışın Müslümanların yararına olacağını biliyordu. İslam’ın
diğer kabilelere tanıtılması, başka kabile ve ülkelerin İslam’a davet
edilmesi için on yıl önemli bir fırsattı.

اِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحاً مُب۪يناًۙ ﴿ ١﴾ لِيَغْفِرَ لَكَ الّٰلُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِكَ
﴾ وَمَا تَاَخَّرَ وَيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَيَهْدِيَكَ صِرَاطاً مُسْتَق۪يماًۙ ﴿ ٢
وَيَنْصُرَكَ الّٰلُ نَصْراً عَز۪يزاً ﴿ ٣﴾ هُوَ الَّذ۪ٓي اَنْزَلَ السَّك۪ينَةَ ف۪ي
قُلُوبِ الْمُؤْمِن۪ينَ لِيَزْدَادُٓوا ا۪يمَاناً مَعَ ا۪يمَانِهِمْ وَلِِّٰ جُنُودُ السَّمٰوَاتِ
وَالَْرْضِ وَكَانَ الّٰلُ عَل۪يماً حَك۪يماًۙ﴿ 4﴾حَ

  “Şüphesiz, biz sana apaçık bir fetih verdik. Ta ki Allah, senin geçmiş
ve gelecek günahlarını bağışlasın, sana olan nimetini tamamlasın,
seni doğru yola iletsin ve Allah sana, şanlı bir zaferle yardım etsin.
O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalplerine huzur ve
güven indirendir
… 
ayeti indi. Allah bu ayetlerle Hudeybiye Antlaşması’nın
Müslümanlar aleyhine değil, aksine lehine olduğunu bildiriyordu.
   Hudeybiye Antlaşması kısa sürede sonuç vermeye başladı. İslam, Medine
dışında yayılmaya başladı. Mekkeliler bu antlaşma ile Müslümanları
bir devlet olarak tanımış oldular.
   Hudeybiye Antlaşması’ndan sonra Müslüman olanların sayısı arttı. Hz.
Peygamber (s.a.v) antlaşmanın sağladığı barış ortamı sayesinde İslam’ı
Arap yarımadası’ndaki ve çevre ülkelerdeki insanlara tanıttı ve onları
İslam’a davet etti. Bu antlaşmanın imzalanmasıyla bir güven ortamı
meydana geldi. Mekke’nin fethine giden yol açılmış oldu.
                                        NOT EDELİM !!!
 Antlaşmanın yazılması henüz yeni bitmişti ki antlaşmayı yapan Süheyl
b. Amr’ın oğlu Ebu Cendel, ayağındaki zinciri sürükleyerek çıkageldi.
Babası onu Müslüman olduğu için, zincire vurarak hapsetmişti. O her
nasılsa kurtulmuş, bin bir güçlükle Mekke’den kaçmış, Müslümanlara
sığınmaya gelmişti. Süheyl oğlunun geri verilmesinde ısrar etti. Aksi
hâlde antlaşmayı imzalamadan döneceğini söyledi. Bütün çabalara
rağmen, inadından dönmedi. Barışın sağlanabilmesi için Ebu Cendel’in,
babasına teslimi gerekiyordu. Ebu Cendel’i çektiği işkenceleri ve acıklı
hâlini anlatarak müşriklerin elinde bırakılmamasını isteyen Peygamberimiz:
“Ey Ebu Cendel, biraz daha sabret, pek yakında Yüce Rabbim sana
ve senin gibilere kurtuluş yolunu açacaktır.” diye onu teselli etti.
(İrfan Yücel, Peygamberimizin Hayatı, s.169.)
                      YORUMLAYALIM    
     كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَكُمْ وَعَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَئْاً
      وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْۚ وَعَسٰٓى اَنْ تُحِبُّوا شَئْاً وَهُوَ شَرٌّ لَكُمْ وَالّٰلُ
                                           
 يَعْلَمُ وَاَنْتُمْ لَ تَعْلَمُونَ
“Hoşunuza gitmediği hâlde savaş size farz kılındı. İhtimal ki hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinizedir ve ihtimal ki sevdiğiniz bir şey sizin kötülüğünüzedir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir.' (Bakara suresi 216.ayet.) Bu ayeti, Hudeybiye Antlaşmasının sonuçlarını da dikkate alarak yorumlayınız.
http://img.eba.gov.tr/503/86e/d1c/1e6/f75/c04/cda/87c/a23/28f/dc3/ba7/3c7/9a0/009/50386ed1c1e6f75c04cda87ca2328fdc3ba73c79a0009.pdf

© 2023 by NOMAD ON THE ROAD. Proudly created with Wix.com

  • b-facebook
  • Twitter Round
  • Instagram Black Round
bottom of page